Ali Rıza Demircan:
Bazı televizyon kanallarında dinî programlar hazırlayan ilâhiyatçı Ali Rıza Demircan 10 Aralık 2004 tarihinde Flash TV'de yayınlanan Cumadan Cuma'ya programında "Organ Nakli" konusunu işlemiş, "Organ Nakli" hakkında şu hükmü dile getirmiştir:
"İnsanlığın yararına aykırı bulduğum için, insanlığın zararına olduğuna hükmettiğim için ve dini ölçülerimizle çatıştığına bütün kalbimle kanaat getirdiğim için, organ naklini onaylamam ve organlarımı asla ve kat'a bağışlamam. Çünkü organ nakli haramdır. İnsana katkı da değildir."
... Ali Rıza Demircan aynı programda hakkımızda çıkan gazete haberine (2004 yılında Sabah Gazetesi'nin "Korkunç Fetva" başlığı ile yaptığı tezvirata) atıfla şöyle demiştir:
"Korkunç olan 'Organ nakline câiz değildir.' demek değildir. Korkunç olan inançları ve bilgileri çizgisinde görüşlerini sözlü ve yazılı olarak kamuya duyuran insanların duyarlılıklarını 'korkunç' olarak vasıflandırmak. Asıl korkunç olan budur. Toplumu yanıltıcı ilkellikler sergilemektedir."
Ali Rıza Demircan özetle;
...
"Kan Nakli" hakkında şu hükmü dile getirmiştir:
"Sonuç, kan haramdır. ... gereksiz olarak vücuda kan verilmesi ilâhi yasaya aykırılıktır, günahtır. Ana kural haramlılıktır. Kim haram kılınan bu maddeyi hayati zaruretlerle kullanmak durumunda kalırsa -helâl görmemek ve yeterinden fazla kullanmamak koşuluyla-, yapabilir, kullanabilir. .... Müslümanlar ve özelde müslüman tıp adamları kan nakli gereksinimini ortadan kaldıracak ... çalışmaları yapmak koşuluyla kan nakli yapabilirler. Bu çalışmalar yapılamazsa, rutin bir işlemmiş gibi yapılamaz. Bu insanlık kültürüne de aslında bir bühtandır."
"Organ Nakli" mevzusuna;
"Yüce Allah yeryüzünü ve içindekileri insan için yaratmıştır.",
"İnsan Allah'ın eseridir. Onun üzerinde mutlak egemenlik hakkı Allah'ındır. Can da beden de Allah'ındır. İnsan yalnızca kendisine verilen ölçüler içinde tasarruf edebilir.",
"Onun içindir ki insan intihar edebilir mi? 'Can benimdir beden benimdir.' deyip intihar edebilir mi? Edemez. Cehennemlik suçtur. Hazret-i Peygamber intihar edenlerin namazını kılmadı. Amma kılın dedi. Kendisi bizzat kılmadı.
Ötenazi yapabilir mi? Yani duyduğu acılardan ötürü: 'Beni tıp kanalıyla, ilaçlar kanalıyla, iğneler kanalıyla öldürün!' diyebilir mi? Diyemez." ...
"Kur'an vasiyeti önemser. Yerine getirilmesini ister. Amma vücut üzerinde herhangi bir vasiyet yapılmasını onaylamaz. Bu konuda Kur'an'da bir ölçünün olmaması bu vadide vasiyet yapılır olmasının değil olamayacağının delilidir. Çünkü Allah vasiyet konusunu unutmamış. Malda vasiyeti bildirmiş ama vücutta tasarruf câiz olmadığı için orada yok."
... "Anlatmıyorlar, bildirmiyorlar, bir propagandadır gidiyor. Organ nakledilen kişinin daha fazla yaşayacağının hiçbir kanıtı yok. Bir kere söyledim organlar orjinaldir. Hiçbir organ bir başka insanla tam anlamıyla örtüşmez. Onun için dıştan destekle bu hastalar kontrol altında. ..."
... "Şimdi beyin ölüyor, amma, öyle tanı konuyor amma teneffüs devam ediyor. Kalbin dolaşımı, pompa basması devam ediyor. Şimdi yalnızca beyin ölümü ölüm olarak nitelendirilebilir mi, nitelendirilemez mi? Batılı ilim adamları ve İslâm ilahiyatçılarının bir bölümü 'Beyin ölümü insanın ölümüdür.' diyor. Amma bir bölüm batılı bilim adamı ve bir bölüm İslâm ilahiyatçısı ve de Japonya gibi ülkeler de 'Beyin ölümü ölüm değildir.' diyor.
Solunum durduğu, kan dolaşımı bittiği an yapılacak müdahale ile alınan organ bir işe yaramaz. Ameliyat masasına yatırılması lâzım. Yani kan deveranı devam ederken vatandaş teneffüs ederken ameliyat masasına yatırılması lâzım.
Dini inançlar sebebiyle değil, tamamen gerçekler ve gözlemlerden hareketle, solunumun devamını ve kalbin çalışır durumda olmasını, canlılık nişanı olarak kabul eden insanlara göre ölümünden sonra organlarını vasiyeti hiç şüphesiz ötenazidir. Burada hiçbir zaruretten söz edilemez. Yalnızca beyin ölümünden hareketle yaşayan organlar ameliyatla alındığında, -ha burası da beni ürküttü-, yalnızca beyin ölümünden hareketle yaşayan organları söküp çıkarmaya başladığınız zaman da organları alınan kişinin acı çektiğini İngiliz bilim adamları, anestezi uzmanları bilimsel olarak tespit etmiş."
...
Bu arada yöneltilen ısrarlı sorular üzerine programını şu cümlelerle bitirmiştir:
"Medya dün siyaseti yönetiyordu, bugün dini mi yönetsin, yani buna mı açık çek verelim?"
Bazı televizyon kanallarında dinî programlar hazırlayan ilâhiyatçı Ali Rıza Demircan 10 Aralık 2004 tarihinde Flash TV'de yayınlanan Cumadan Cuma'ya programında "Organ Nakli" konusunu işlemiş, "Organ Nakli" hakkında şu hükmü dile getirmiştir:
"İnsanlığın yararına aykırı bulduğum için, insanlığın zararına olduğuna hükmettiğim için ve dini ölçülerimizle çatıştığına bütün kalbimle kanaat getirdiğim için, organ naklini onaylamam ve organlarımı asla ve kat'a bağışlamam. Çünkü organ nakli haramdır. İnsana katkı da değildir."
... Ali Rıza Demircan aynı programda hakkımızda çıkan gazete haberine (2004 yılında Sabah Gazetesi'nin "Korkunç Fetva" başlığı ile yaptığı tezvirata) atıfla şöyle demiştir:
"Korkunç olan 'Organ nakline câiz değildir.' demek değildir. Korkunç olan inançları ve bilgileri çizgisinde görüşlerini sözlü ve yazılı olarak kamuya duyuran insanların duyarlılıklarını 'korkunç' olarak vasıflandırmak. Asıl korkunç olan budur. Toplumu yanıltıcı ilkellikler sergilemektedir."
Ali Rıza Demircan özetle;
...
"Kan Nakli" hakkında şu hükmü dile getirmiştir:
"Sonuç, kan haramdır. ... gereksiz olarak vücuda kan verilmesi ilâhi yasaya aykırılıktır, günahtır. Ana kural haramlılıktır. Kim haram kılınan bu maddeyi hayati zaruretlerle kullanmak durumunda kalırsa -helâl görmemek ve yeterinden fazla kullanmamak koşuluyla-, yapabilir, kullanabilir. .... Müslümanlar ve özelde müslüman tıp adamları kan nakli gereksinimini ortadan kaldıracak ... çalışmaları yapmak koşuluyla kan nakli yapabilirler. Bu çalışmalar yapılamazsa, rutin bir işlemmiş gibi yapılamaz. Bu insanlık kültürüne de aslında bir bühtandır."
"Organ Nakli" mevzusuna;
"Yüce Allah yeryüzünü ve içindekileri insan için yaratmıştır.",
"İnsan Allah'ın eseridir. Onun üzerinde mutlak egemenlik hakkı Allah'ındır. Can da beden de Allah'ındır. İnsan yalnızca kendisine verilen ölçüler içinde tasarruf edebilir.",
"Onun içindir ki insan intihar edebilir mi? 'Can benimdir beden benimdir.' deyip intihar edebilir mi? Edemez. Cehennemlik suçtur. Hazret-i Peygamber intihar edenlerin namazını kılmadı. Amma kılın dedi. Kendisi bizzat kılmadı.
Ötenazi yapabilir mi? Yani duyduğu acılardan ötürü: 'Beni tıp kanalıyla, ilaçlar kanalıyla, iğneler kanalıyla öldürün!' diyebilir mi? Diyemez." ...
"Kur'an vasiyeti önemser. Yerine getirilmesini ister. Amma vücut üzerinde herhangi bir vasiyet yapılmasını onaylamaz. Bu konuda Kur'an'da bir ölçünün olmaması bu vadide vasiyet yapılır olmasının değil olamayacağının delilidir. Çünkü Allah vasiyet konusunu unutmamış. Malda vasiyeti bildirmiş ama vücutta tasarruf câiz olmadığı için orada yok."
... "Anlatmıyorlar, bildirmiyorlar, bir propagandadır gidiyor. Organ nakledilen kişinin daha fazla yaşayacağının hiçbir kanıtı yok. Bir kere söyledim organlar orjinaldir. Hiçbir organ bir başka insanla tam anlamıyla örtüşmez. Onun için dıştan destekle bu hastalar kontrol altında. ..."
... "Şimdi beyin ölüyor, amma, öyle tanı konuyor amma teneffüs devam ediyor. Kalbin dolaşımı, pompa basması devam ediyor. Şimdi yalnızca beyin ölümü ölüm olarak nitelendirilebilir mi, nitelendirilemez mi? Batılı ilim adamları ve İslâm ilahiyatçılarının bir bölümü 'Beyin ölümü insanın ölümüdür.' diyor. Amma bir bölüm batılı bilim adamı ve bir bölüm İslâm ilahiyatçısı ve de Japonya gibi ülkeler de 'Beyin ölümü ölüm değildir.' diyor.
Solunum durduğu, kan dolaşımı bittiği an yapılacak müdahale ile alınan organ bir işe yaramaz. Ameliyat masasına yatırılması lâzım. Yani kan deveranı devam ederken vatandaş teneffüs ederken ameliyat masasına yatırılması lâzım.
Dini inançlar sebebiyle değil, tamamen gerçekler ve gözlemlerden hareketle, solunumun devamını ve kalbin çalışır durumda olmasını, canlılık nişanı olarak kabul eden insanlara göre ölümünden sonra organlarını vasiyeti hiç şüphesiz ötenazidir. Burada hiçbir zaruretten söz edilemez. Yalnızca beyin ölümünden hareketle yaşayan organlar ameliyatla alındığında, -ha burası da beni ürküttü-, yalnızca beyin ölümünden hareketle yaşayan organları söküp çıkarmaya başladığınız zaman da organları alınan kişinin acı çektiğini İngiliz bilim adamları, anestezi uzmanları bilimsel olarak tespit etmiş."
...
Bu arada yöneltilen ısrarlı sorular üzerine programını şu cümlelerle bitirmiştir:
"Medya dün siyaseti yönetiyordu, bugün dini mi yönetsin, yani buna mı açık çek verelim?"