Hakikate Dayanmayan, Zanla Yapılan Teviller:
"Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir." (Mâide: 32)
Âyet-i kerime'sine isnad ederek bu katliama fetvâ veriyorlar.
Oysa bu Âyet-i kerime onların anladığı mânâda değildir. Bunu anlayabilmeleri için evvelâ ölü olan ruhlarının dirilmesi lâzım.
En'âm sûresinin 122. Âyet-i kerime'sinde beyan buyurulan dirilme, ruhların dirilmesine ait olduğunun açık bir delilidir.
Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:
"Bir ölü iken kendisini dirilttiğimiz, ona insanlar arasında yürüyebileceği bir nûr verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkmayan kimse gibi olur mu hiç?" (En'âm: 122)
Ve fakat bunların ruhları ölü olduğu için karanlıkta kalmışlardır. Karanlıktan çıkmaları için mânevî bir tabibe ihtiyaçları vardır. Bu Âyet-i kerime işte onların iç yüzünü beyan eder.
"Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir." Âyet-i kerime'sini ikide bir ileriye sürmekle, güya ölüleri onlar diriltiyormuş gibi bir mânâ çıkarmak istiyorlar.
Hayat kurtarmaya gelince; esaretten, trafik kazasından, suda boğulmaktan, ateşte yanmaktan, düşmandan, doktorun niyet-i halisa ile yaptığı müdahale ve buna benzer kurtarmalar zahiri kurtarmadır. Bunlara kurtarma denir, diriltme denmez.
Madem ki böyle bir hüneriniz var; ölen en sevdiğiniz birisini diriltin, veya canı çıkmak üzere olan birinin canını geri çevirin de görelim!
Ve fakat onlar âcizdirler, bunu yapamazlar. Onlarınkisi kuru lâftan ibarettir.
Doğum esnasında ölmek üzere olan veya ölen bir kadının, karnını yarıp çocuğunu almaya dahi kurtarma denir. Doğru sözlü iseler, bu ölen kadını diriltsinler.
Zira Âyet-i kerime'de:
"O ölüleri diriltir." (Şûrâ: 9)
"Dirilten de O'dur, öldüren de O'dur." buyuruluyor. (Müminûn: 80)
Onlar kendilerini hâşâ Allah yerine koyuyorlar da farkında bile değiller!
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Can boğaza dayandığında, siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.
Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz. Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, iddiânızda doğru sözlü iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize!.." (Vâkıa: 83-87)
Hadi madem ki dirilttiğinizi iddiâ ediyorsunuz, yani zımmen de olsa kendiniz diriltiyormuş gibi gösteriyorsunuz, eğer doğru sözlü iseniz en sevdiğiniz bir kimsenin çıkmakta olan canını geri çevirin de görelim! Halkın huzuruna çıkıp halkı aldatıyorsunuz.
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Doğrusu bir çokları, bilmeden hevâ ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar." (En'âm: 119)
Bu cevazı verenler aslında hiçbir hakikate isnad edemiyorlar. "Vasiyet edin!" demekle halkı da bu katliama teşvik ediyorlar, onların günahlarını da üzerlerine alıyorlar.
"Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir." (Mâide: 32)
Âyet-i kerime'sine isnad ederek bu katliama fetvâ veriyorlar.
Oysa bu Âyet-i kerime onların anladığı mânâda değildir. Bunu anlayabilmeleri için evvelâ ölü olan ruhlarının dirilmesi lâzım.
En'âm sûresinin 122. Âyet-i kerime'sinde beyan buyurulan dirilme, ruhların dirilmesine ait olduğunun açık bir delilidir.
Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:
"Bir ölü iken kendisini dirilttiğimiz, ona insanlar arasında yürüyebileceği bir nûr verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkmayan kimse gibi olur mu hiç?" (En'âm: 122)
Ve fakat bunların ruhları ölü olduğu için karanlıkta kalmışlardır. Karanlıktan çıkmaları için mânevî bir tabibe ihtiyaçları vardır. Bu Âyet-i kerime işte onların iç yüzünü beyan eder.
"Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir." Âyet-i kerime'sini ikide bir ileriye sürmekle, güya ölüleri onlar diriltiyormuş gibi bir mânâ çıkarmak istiyorlar.
Hayat kurtarmaya gelince; esaretten, trafik kazasından, suda boğulmaktan, ateşte yanmaktan, düşmandan, doktorun niyet-i halisa ile yaptığı müdahale ve buna benzer kurtarmalar zahiri kurtarmadır. Bunlara kurtarma denir, diriltme denmez.
Madem ki böyle bir hüneriniz var; ölen en sevdiğiniz birisini diriltin, veya canı çıkmak üzere olan birinin canını geri çevirin de görelim!
Ve fakat onlar âcizdirler, bunu yapamazlar. Onlarınkisi kuru lâftan ibarettir.
Doğum esnasında ölmek üzere olan veya ölen bir kadının, karnını yarıp çocuğunu almaya dahi kurtarma denir. Doğru sözlü iseler, bu ölen kadını diriltsinler.
Zira Âyet-i kerime'de:
"O ölüleri diriltir." (Şûrâ: 9)
"Dirilten de O'dur, öldüren de O'dur." buyuruluyor. (Müminûn: 80)
Onlar kendilerini hâşâ Allah yerine koyuyorlar da farkında bile değiller!
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Can boğaza dayandığında, siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.
Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz. Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, iddiânızda doğru sözlü iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize!.." (Vâkıa: 83-87)
Hadi madem ki dirilttiğinizi iddiâ ediyorsunuz, yani zımmen de olsa kendiniz diriltiyormuş gibi gösteriyorsunuz, eğer doğru sözlü iseniz en sevdiğiniz bir kimsenin çıkmakta olan canını geri çevirin de görelim! Halkın huzuruna çıkıp halkı aldatıyorsunuz.
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Doğrusu bir çokları, bilmeden hevâ ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar." (En'âm: 119)
Bu cevazı verenler aslında hiçbir hakikate isnad edemiyorlar. "Vasiyet edin!" demekle halkı da bu katliama teşvik ediyorlar, onların günahlarını da üzerlerine alıyorlar.