Vasiyet İntihardır:
Bir kimse organlarının alınmasını vasiyet etmekle, kendisini katlettirdiği için, bu bir intihardır.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın." buyuruyor. (Bakara: 195)
Zira organ nakli daha kişi ölmeden, organlar canlı iken yapılıyor. Beyin fonksiyonlarının durmuş olduğuna hükmedilerek nakil yapılıyor. Halbuki o anda kalp çalışır vaziyettedir. İşte bu kişinin takdir-i İlâhi ile bitkisel hayattan çıkma imkânı ve ihtimali de vardır. Misalleri de çoktur. Fakat daha kalp durmamışken organlar alındığı için, bu bir intihar oluyor.
Kişi emr-i İlâhi gelmeden kendini öldürdüğü için Allah-u Teâlâ'nın takdirine karışmış oluyor. Bunun için de cehenneme giriyor. Çünkü O'nun verdiği canı ancak O alır.
Bir insan da organlarını vasiyet etmekle; ilâhî takdire müdahale etmiş, Hazret-i Allah'ın emanetini çiğnemiş ve kendisini katletmiş, böylece de azaba müstehak olmuş olmaktadır. O'nun verdiği organı yine O alır. Kimin malını kime ve ne sıfatla veriyorsun?
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yarasının ıstırabına dayanamayıp kendisini öldüren için Allah-u Teâlâ'nın:
"Kulum acele ederek bana geldi, ben de ona cenneti haram kıldım." buyurduğunu haber veriyorlar. (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 668)
Organlarının alınmasını vasiyet eden kişi, ölümünü Hazret-i Allah'ın takdirine değil, doktorların kararına bırakmıştır.
Şayet onlar ölümüne hüküm verirlerse organlarını alacaklar ve ölmemiş olan veya daha yaşaması muhtemel olan kendisinin hayatına son vereceklerdir.
İşte bu bir intihardır.
Artık kalbi, böbreği, gözü, ciğeri -iç organları- alınan biri nasıl yaşasın. Ama belki yaşayacaktı. Hazret-i Allah belki tekrar sıhhat verecekti! İmansız ise belki iman edecekti, günahkâr ise belki tevbe edecekti. Ama takdirine müdahale etmiş oldu.
Şimdi düşünün! Organlarını vasiyet etmekle; ilâhi takdire müdahale etmiş, Hazret-i Allah'ın emanetini çiğnemiş, emr-i İlâhi gelmeden kendisini öldürdüğü için Hazret-i Allah'ın takdirine karışmış oluyor. Böylece de azaba müstehak oluyor.
Ashab-ı kiram'dan Câbir bin Semüre -radiyallahu anh- der ki:
"Resulullah Aleyhisselâm'a kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz kılmadı." (Müslim: 978)
Bununla birlikte Ashab-ı kiram'ına "Arkadaşınızın cenaze namazını kılın." buyurduğu da rivayet edilmiştir.
Diğer bir Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyuruyorlar:
"Her kim kendini bir demir parçası ile öldürürse, demiri elinde, onu karnına saplar bir halde cehennem ateşinde ebedi ve daimi olarak kalacaktır.
Her kim zehir içer de kendini öldürürse o kimse de zehirini cehennem ateşinde ebedi ve daimi kalarak içecektir.
Her kim de dağdan yuvarlanır da kendini öldürürse, o da cehennem ateşinde ebedi ve daimi olarak yuvarlanacaktır." (Müslim: 109)
O'nun verdiği canı vakti saati geldiğinde yine O alır.
Organ nakli, organlar canlı iken yapılıyor. Öleceğine yakın bir zamanda vazifeli melekler canını alırken, doktorlar da organları alıyor. Hem içten hem de dıştan ıstırap görüyor. Şöyle bir temsil getirirsek "Keçi can derdinde, kasap et derdinde." Bunun da müsebbibi sensin, çünkü vasiyetini yaptın.
Bir taraftan en büyük ezâ ve cefâ çekiliyor, bir taraftan da bir nevi cinayet işleniyor. Bu ise haramdır. "Kilise harabesiyle cami tamir edilmez." sözü meşhurdur.
Bir kimse organlarının alınmasını vasiyet etmekle, kendisini katlettirdiği için, bu bir intihardır.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın." buyuruyor. (Bakara: 195)
Zira organ nakli daha kişi ölmeden, organlar canlı iken yapılıyor. Beyin fonksiyonlarının durmuş olduğuna hükmedilerek nakil yapılıyor. Halbuki o anda kalp çalışır vaziyettedir. İşte bu kişinin takdir-i İlâhi ile bitkisel hayattan çıkma imkânı ve ihtimali de vardır. Misalleri de çoktur. Fakat daha kalp durmamışken organlar alındığı için, bu bir intihar oluyor.
Kişi emr-i İlâhi gelmeden kendini öldürdüğü için Allah-u Teâlâ'nın takdirine karışmış oluyor. Bunun için de cehenneme giriyor. Çünkü O'nun verdiği canı ancak O alır.
Bir insan da organlarını vasiyet etmekle; ilâhî takdire müdahale etmiş, Hazret-i Allah'ın emanetini çiğnemiş ve kendisini katletmiş, böylece de azaba müstehak olmuş olmaktadır. O'nun verdiği organı yine O alır. Kimin malını kime ve ne sıfatla veriyorsun?
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yarasının ıstırabına dayanamayıp kendisini öldüren için Allah-u Teâlâ'nın:
"Kulum acele ederek bana geldi, ben de ona cenneti haram kıldım." buyurduğunu haber veriyorlar. (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 668)
Organlarının alınmasını vasiyet eden kişi, ölümünü Hazret-i Allah'ın takdirine değil, doktorların kararına bırakmıştır.
Şayet onlar ölümüne hüküm verirlerse organlarını alacaklar ve ölmemiş olan veya daha yaşaması muhtemel olan kendisinin hayatına son vereceklerdir.
İşte bu bir intihardır.
Artık kalbi, böbreği, gözü, ciğeri -iç organları- alınan biri nasıl yaşasın. Ama belki yaşayacaktı. Hazret-i Allah belki tekrar sıhhat verecekti! İmansız ise belki iman edecekti, günahkâr ise belki tevbe edecekti. Ama takdirine müdahale etmiş oldu.
Şimdi düşünün! Organlarını vasiyet etmekle; ilâhi takdire müdahale etmiş, Hazret-i Allah'ın emanetini çiğnemiş, emr-i İlâhi gelmeden kendisini öldürdüğü için Hazret-i Allah'ın takdirine karışmış oluyor. Böylece de azaba müstehak oluyor.
Ashab-ı kiram'dan Câbir bin Semüre -radiyallahu anh- der ki:
"Resulullah Aleyhisselâm'a kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz kılmadı." (Müslim: 978)
Bununla birlikte Ashab-ı kiram'ına "Arkadaşınızın cenaze namazını kılın." buyurduğu da rivayet edilmiştir.
Diğer bir Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyuruyorlar:
"Her kim kendini bir demir parçası ile öldürürse, demiri elinde, onu karnına saplar bir halde cehennem ateşinde ebedi ve daimi olarak kalacaktır.
Her kim zehir içer de kendini öldürürse o kimse de zehirini cehennem ateşinde ebedi ve daimi kalarak içecektir.
Her kim de dağdan yuvarlanır da kendini öldürürse, o da cehennem ateşinde ebedi ve daimi olarak yuvarlanacaktır." (Müslim: 109)
O'nun verdiği canı vakti saati geldiğinde yine O alır.
Organ nakli, organlar canlı iken yapılıyor. Öleceğine yakın bir zamanda vazifeli melekler canını alırken, doktorlar da organları alıyor. Hem içten hem de dıştan ıstırap görüyor. Şöyle bir temsil getirirsek "Keçi can derdinde, kasap et derdinde." Bunun da müsebbibi sensin, çünkü vasiyetini yaptın.
Bir taraftan en büyük ezâ ve cefâ çekiliyor, bir taraftan da bir nevi cinayet işleniyor. Bu ise haramdır. "Kilise harabesiyle cami tamir edilmez." sözü meşhurdur.