ORGAN NAKLİ VE VASİYETİ CÂİZ MİDİR?
Bu Hususta Mahlûkun Hükmü Yoktur. Allah-u Teâlâ Âyet-i Kerime'lerinde Şöyle Buyuruyor:
"Andolsun ki Biz Âdemoğullarını Üstün Bir İzzet ve Şerefe Mazhar Kıldık." (İsrâ: 70)
"Kendi Kendinizi Katletmeyin." (Nisâ: 29)
Bu Bir Emr-i İlâhî'dir.
"Kendi Elinizle Kendinizi Tehlikeye Atmayın." (Bakara: 195)
Bu da Bir Emr-i İlâhî'dir.
"Kim Bir Mümini Kasten Öldürürse, Onun Cezası, İçinde Devamlı Kalacağı Cehennemdir." (Nisâ: 93)
Bu da İlâhî Bir Hükümdür.
İNSAN VÜCUDU ALLAH-U TEÂLÂ'NIN BAHŞETTİĞİ İLÂHÎ BİR EMANETTİR.
ŞAHSA ÂİT DEĞİLDİR Kİ, ORGANLARINI BAŞKASINA BAĞIŞLAYABİLSİN!
Bu Hususta Mahlûkun Hükmü Yoktur. Allah-u Teâlâ Âyet-i Kerime'lerinde Şöyle Buyuruyor:
"Andolsun ki Biz Âdemoğullarını Üstün Bir İzzet ve Şerefe Mazhar Kıldık." (İsrâ: 70)
"Kendi Kendinizi Katletmeyin." (Nisâ: 29)
Bu Bir Emr-i İlâhî'dir.
"Kendi Elinizle Kendinizi Tehlikeye Atmayın." (Bakara: 195)
Bu da Bir Emr-i İlâhî'dir.
"Kim Bir Mümini Kasten Öldürürse, Onun Cezası, İçinde Devamlı Kalacağı Cehennemdir." (Nisâ: 93)
Bu da İlâhî Bir Hükümdür.
İNSAN VÜCUDU ALLAH-U TEÂLÂ'NIN BAHŞETTİĞİ İLÂHÎ BİR EMANETTİR.
ŞAHSA ÂİT DEĞİLDİR Kİ, ORGANLARINI BAŞKASINA BAĞIŞLAYABİLSİN!
Gayemiz; mükerrem bir varlık olan insanın hayatta olduğu gibi vefatında da hürmete lâyık olduğunu duyurmaktır. Kanunlar izin vermiş, alan almış, veren vermiş, kendisi bilir. Ancak "İslâm dini'nde bu vardır" denildiği zaman hükm-ü İlâhî'yi hatırlatmak her müslümanın vasifesidir. Bu hatırlatma müslümanlar için, Allah-u Teâlâ'nın hükmü ile hareket edip, O'nun rızasına uygun iş ve icraat yapmak isteyenler içindir. Bizim beyanlarımız İslâm dini'ne göredir.
Bu konuda Hazret-i Allah ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in hükmü esastır.
Biz sadece hatırlatıyoruz. Mesul olmamak için. Cenâb-ı Hakk Kur'an-ı kerim'inde:
"Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir." buyuruyor. (Lokman: 17)
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri organ nakli ilk gündeme geldiği yıllarda bu hakikatleri hemen duyurmaya gayret etmişler ve 1990 yılında "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isminde bir de eser neşretmişlerdi. Mart 1994 ve Temmuz 2001 tarihli dergilerimizde de konu ele alınmış, ilâhî hükümler hatırlatılmıştır. Binaenaleyh; Bu hakikatleri tekrar hatırlatmak bir zaruret oldu. Bu vesile ile; Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isimli eserini özet olarak arzediyoruz.
Bu konuda Hazret-i Allah ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in hükmü esastır.
Biz sadece hatırlatıyoruz. Mesul olmamak için. Cenâb-ı Hakk Kur'an-ı kerim'inde:
"Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir." buyuruyor. (Lokman: 17)
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri organ nakli ilk gündeme geldiği yıllarda bu hakikatleri hemen duyurmaya gayret etmişler ve 1990 yılında "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isminde bir de eser neşretmişlerdi. Mart 1994 ve Temmuz 2001 tarihli dergilerimizde de konu ele alınmış, ilâhî hükümler hatırlatılmıştır. Binaenaleyh; Bu hakikatleri tekrar hatırlatmak bir zaruret oldu. Bu vesile ile; Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isimli eserini özet olarak arzediyoruz.
Allah-u Teâlâ dünya ve ahireti insan için, insanı da kendisini tanımaları için yaratmıştır.
Hazret-i Allah insanı hiçbir mahlûkuna vermediği nimetlerle donatmış, ruh vermiş, "Mükerrem" kılmıştır.
Bu vücut insanoğlunun kendi malı değil, Hazret-i Allah'ın emanetidir. Tasarruf yetkisi Hazret-i Allah'a aittir.
"Organ Nakli ve Vasiyeti" mevzuu Hazret-i Allah'ın mülkünde yaratmış olduğu, insan üzerindeki tasarruf yetkisini "İnsan kurtarma" adı altında ihlâl etmek demektir. Üstelik organlar "Beyin ölümü" adı altında kişi daha ölmeden, can çekişirken alınmaktadır.
Bu sebeple "Organ Nakli ve Vasiyeti" câiz değildir. Alan da veren de mesuldür.
Bilim adına veyahut "Ne olursa olsun biraz daha yaşayayım." anlayışıyla din-i İslâm'ın hükümlerini değiştirmeye çalışmak, "Bu dinde vardır." diye hüküm vermek Hazret-i Allah'a, Kitabullah'a, Resulullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- karşı gelmektir.
Kendisini Allah-u Teâlâ'nın hükm-ü ilâhîsi ve onun izin dairesi ile sınırlı görmeyen bir bilim anlayışını kabul etmemiz mümkün müdür? Asla mümkün değildir! Eğer mümkün idiyse; insan kopyalama çalışmalarına, rahim nakline, hatta başkalarının spermiyle çocuk doğurmaya niye cevaz vermiyorsunuz? Veyahut farz-ı muhal bir gün kafa nakli yapılabilir hâle gelirse buna ne diyeceksiniz?
Binaenaleyh kimisi bilimi putlaştırdığı için, kimisi "Daha çok yaşayayım!" diye, kimisi "Çocuk sahibi olayım" diye "Hududullah"ı hiçe sayıyor, Allah-u Teâlâ'ya hasım kesiliyor.
Kanunlar izin vermiş, alan almış, veren vermiş, kendisi bilir. Ancak "İslâm dini'nde bu vardır" denildiği zaman hükm-ü İlâhî'yi hatırlatmak her müslümanın vasifesidir. Bu hatırlatma müslümanlar için, Allah-u Teâlâ'nın hükmü ile hareket edip, O'nun rızasına uygun iş ve icraat yapmak isteyenler içindir. Bizim beyanlarımız İslâm dini'ne göredir. Bu konuda Hazret-i Allah'ın ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in hükmü esastır.
Biz sadece hatırlatıyoruz. Mesul olmamak için. Cenâb-ı Hakk Kur'an-ı kerim'inde şöyle buyuruyor:
"Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir. Bu hususta sana isabet edecek eziyetlere katlan, çünkü bunlar azmedilmeye değer işlerdendir." (Lokman: 17)
•
Tedavi adı altında yapılan organ nakli ile üç büyük cürüm işlenmektedir:
Birincisi; insanın mükerrem vasfına kastedilmekte ve ilâhî emanete ihanet edilmektedir.
"Andolsun ki biz âdemoğullarını üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık." (İsrâ: 70)
İkincisi; organlar kişi ölmeden can çekişirken alındığı için organları alınan kişi katledilmiş, organlarını vasiyet eden kişi de kendi kendini katletmiş olmaktadır.
"Kendi kendinizi katletmeyin!" (Nisa: 29)
Bu bir emr-i İlâhi'dir.
Üçüncüsü; bir kimse organlarının alınmasını vasiyet etmekle, kendisini katlettiği için bu bir intihardır.
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!" (Bakara: 195)
Bu da bir emr-i İlâhi'dir.
Diğer bir husus; kişi ölmüş dahi olsa ölüye eziyet haramdır. Ruhla cesedin irtibatı öldükten sonra da devam eder.
"Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir." (Ebu Dâvud: 3207 - İbn-i Mâce: 1616)
Bu emr-i Peygamberî'dir.
Bu hususta Muhterem, Merhum Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isminde müstakil bir eser neşretmişlerdir. İlk baskısı 1990 yılında yapılan bu eserden derlediğimiz bu ayki konumuzu ümmet-i Muhammed'in istifadesine arzediyoruz.
Hazret-i Allah insanı hiçbir mahlûkuna vermediği nimetlerle donatmış, ruh vermiş, "Mükerrem" kılmıştır.
Bu vücut insanoğlunun kendi malı değil, Hazret-i Allah'ın emanetidir. Tasarruf yetkisi Hazret-i Allah'a aittir.
"Organ Nakli ve Vasiyeti" mevzuu Hazret-i Allah'ın mülkünde yaratmış olduğu, insan üzerindeki tasarruf yetkisini "İnsan kurtarma" adı altında ihlâl etmek demektir. Üstelik organlar "Beyin ölümü" adı altında kişi daha ölmeden, can çekişirken alınmaktadır.
Bu sebeple "Organ Nakli ve Vasiyeti" câiz değildir. Alan da veren de mesuldür.
Bilim adına veyahut "Ne olursa olsun biraz daha yaşayayım." anlayışıyla din-i İslâm'ın hükümlerini değiştirmeye çalışmak, "Bu dinde vardır." diye hüküm vermek Hazret-i Allah'a, Kitabullah'a, Resulullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- karşı gelmektir.
Kendisini Allah-u Teâlâ'nın hükm-ü ilâhîsi ve onun izin dairesi ile sınırlı görmeyen bir bilim anlayışını kabul etmemiz mümkün müdür? Asla mümkün değildir! Eğer mümkün idiyse; insan kopyalama çalışmalarına, rahim nakline, hatta başkalarının spermiyle çocuk doğurmaya niye cevaz vermiyorsunuz? Veyahut farz-ı muhal bir gün kafa nakli yapılabilir hâle gelirse buna ne diyeceksiniz?
Binaenaleyh kimisi bilimi putlaştırdığı için, kimisi "Daha çok yaşayayım!" diye, kimisi "Çocuk sahibi olayım" diye "Hududullah"ı hiçe sayıyor, Allah-u Teâlâ'ya hasım kesiliyor.
Kanunlar izin vermiş, alan almış, veren vermiş, kendisi bilir. Ancak "İslâm dini'nde bu vardır" denildiği zaman hükm-ü İlâhî'yi hatırlatmak her müslümanın vasifesidir. Bu hatırlatma müslümanlar için, Allah-u Teâlâ'nın hükmü ile hareket edip, O'nun rızasına uygun iş ve icraat yapmak isteyenler içindir. Bizim beyanlarımız İslâm dini'ne göredir. Bu konuda Hazret-i Allah'ın ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in hükmü esastır.
Biz sadece hatırlatıyoruz. Mesul olmamak için. Cenâb-ı Hakk Kur'an-ı kerim'inde şöyle buyuruyor:
"Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir. Bu hususta sana isabet edecek eziyetlere katlan, çünkü bunlar azmedilmeye değer işlerdendir." (Lokman: 17)
•
Tedavi adı altında yapılan organ nakli ile üç büyük cürüm işlenmektedir:
Birincisi; insanın mükerrem vasfına kastedilmekte ve ilâhî emanete ihanet edilmektedir.
"Andolsun ki biz âdemoğullarını üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık." (İsrâ: 70)
İkincisi; organlar kişi ölmeden can çekişirken alındığı için organları alınan kişi katledilmiş, organlarını vasiyet eden kişi de kendi kendini katletmiş olmaktadır.
"Kendi kendinizi katletmeyin!" (Nisa: 29)
Bu bir emr-i İlâhi'dir.
Üçüncüsü; bir kimse organlarının alınmasını vasiyet etmekle, kendisini katlettiği için bu bir intihardır.
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!" (Bakara: 195)
Bu da bir emr-i İlâhi'dir.
Diğer bir husus; kişi ölmüş dahi olsa ölüye eziyet haramdır. Ruhla cesedin irtibatı öldükten sonra da devam eder.
"Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir." (Ebu Dâvud: 3207 - İbn-i Mâce: 1616)
Bu emr-i Peygamberî'dir.
Bu hususta Muhterem, Merhum Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isminde müstakil bir eser neşretmişlerdir. İlk baskısı 1990 yılında yapılan bu eserden derlediğimiz bu ayki konumuzu ümmet-i Muhammed'in istifadesine arzediyoruz.