MUHTEREM ÖMER ÖNGÜT -K.S.- HAZRETLERİ'NİN
"İNSANIN YARATILIŞI VE ORGAN NAKLİ" İSİMLİ ESERİNİ VE
ŞAHSINI HEDEF GÖSTERMEYE MATUF MEDYA HABERLERİ SEBEBİYLE
YAPILAN HUKUKÎ MÜCADELE
"İNSANIN YARATILIŞI VE ORGAN NAKLİ" İSİMLİ ESERİNİ VE
ŞAHSINI HEDEF GÖSTERMEYE MATUF MEDYA HABERLERİ SEBEBİYLE
YAPILAN HUKUKÎ MÜCADELE
(Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin İslâm'ı müdafa maksadıyla yaptığı neşriyat ve yayınladığı broşürlerin ülkemizde ve küfür memleketlerinde halka duyurulması bazı mahfilleri rahatsız etmiş, bu Zât-ı âlî'yi hedef göstermek isteyenler "Organ Nakli" hakkındaki eserini kullanarak kendisine komplo kurmaya çalışmışlardı. Sabah Gazetesi ve bu gazete ile aynı gruba bağlı olan Merkez Haber Ajansı bu komploda kullanıldı. 2004 yılında bu ajansın genel müdürü olan Savaş Ay'ın muhabirleri Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri röportaj kabul etmediği halde randevusuz olarak kendisini misafir sıfatıyla ziyarete geldiler, merak ettiklerini söyleyip hatıra kalması için resim çekmek istediklerini söylediler. "Sizde kalacaksa çek, kalmayacaksa çekme." diye açıkça ikaz edilmelerine rağmen, organ nakli ile ilgili röportaj da vermedikleri halde çektikleri fotoğrafı 30 Kasım tarihli Sabah Gazetesi'nde "Korkunç Fetva" başlığı altında röportaj vermiş gibi yayınladılar. Bu görüşme Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin bir yakını tarafından kasete alındığı için komploları meydana çıktı, rezil oldular, tekzipler yayınlamak zorunda kaldılar. Her birisi bir yere savruldu. Aşağıda bu tertibi yapanların sebep olduğu karalama kampanyasının ayrıntıları ve yapılan hukuki mücadelenin özetini Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli" isimli eserinden kısaltarak özet olarak arzediyoruz.)
Sahibi olduğum Hakikat Aylık İslâm Dergisi'nin 2004 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım sayılarında gerek misyonerlik, gerekse dış devletlerin bu maske altında yürüttükleri faaliyetler hakkında neşriyat yapılmıştır. Âyet-i kerime ve Hadis-i şerifler'in nuru ile bu fitne ve fesada karşı yapılan yayınlara halkımız çok büyük teveccüh göstermiştir. Ayrıca gerek "Hıristiyanları Hidayet ve Gerçek Kurtuluşa Davet" etmek, gerekse halkımızın İslâm dininin hıristiyanlık hakkındaki hüküm ve beyanlarını öğrenmeleri gayesiyle çok sayıda broşür basılmıştır. Ecnebi dillerine de çevrilerek hıristiyanlara hakikati, İslâm'ın tevhid esaslarını duyurmak için çalışmalar yapılmıştır.
Akabinde "Organ Nakli" hakkındaki görüşlerimizin çarpıtılarak ve röportaj yapılmış gibi gündeme getirilmesi; bu haberlerin yukarıda ifade ettiğimiz faaliyetlerle bağlantılı olduğunu düşünmemize sebep olmuştur.
Sahibi olduğum Hakikat Aylık İslâm Dergisi'nin 2004 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım sayılarında gerek misyonerlik, gerekse dış devletlerin bu maske altında yürüttükleri faaliyetler hakkında neşriyat yapılmıştır. Âyet-i kerime ve Hadis-i şerifler'in nuru ile bu fitne ve fesada karşı yapılan yayınlara halkımız çok büyük teveccüh göstermiştir. Ayrıca gerek "Hıristiyanları Hidayet ve Gerçek Kurtuluşa Davet" etmek, gerekse halkımızın İslâm dininin hıristiyanlık hakkındaki hüküm ve beyanlarını öğrenmeleri gayesiyle çok sayıda broşür basılmıştır. Ecnebi dillerine de çevrilerek hıristiyanlara hakikati, İslâm'ın tevhid esaslarını duyurmak için çalışmalar yapılmıştır.
Akabinde "Organ Nakli" hakkındaki görüşlerimizin çarpıtılarak ve röportaj yapılmış gibi gündeme getirilmesi; bu haberlerin yukarıda ifade ettiğimiz faaliyetlerle bağlantılı olduğunu düşünmemize sebep olmuştur.
Bununla beraber bu yayınlar "Organ Nakli" hakkındaki yanlış kanaatlerin bertaraf edilmesi, konu hakkındaki İslâm hükümlerinin duyurulması gibi bir hayra vesile olmuştur.
Sabah Gazetesi'nin Yayını:
İleride arzedeceğimiz üzere bu haber sebebiyle gazete mahkeme kararıyla tekzip yayınlamak zorunda kalmıştır. Zira gazete muhabiriyle yaptığımız görüşme röportaj olmadığı gibi bu görüşmede gazete haberindeki sözlerin hiçbiri konuşulmamıştır.
Şöyle ki:
Daha evvel görüşme istekleri reddedilmesine, röportaj yapmayacağımızı söylememize rağmen 26 Kasım 2004 tarihinde Merkez Haber Ajansı muhabiri iki kişi ikametimize gelerek görüşme talep etti. Misafirliklerine hürmeten kendilerini kabul ettik. Bu görüşme tarafımızdan kaydedilmiş ve tekzip için açılan mahkemelerde yargı mercilerine arzedilmiştir.
(26 Kasım 2004 tarihinde Merkez Haber Ajansı Muhabiri Ercan Sarıkaya ile yapılan görüşmenin kasedinin tarafımızdan deşifre edilmiş metni:
- (Ömer Öngüt) ... artık bizden röportaj geçmiş, yaşım seksen. Sonra bu mevzuatta birçok değişiklikler oluyor, hoşuma gitmiyor, sade hayatı yaşamayı tercih ediyorum. .... Bu gibi işler de üzücü iş oluyor. Bir gün Hürriyet'le görüşüyoruz. "Bu sözler sizde kalsın. Bu resmi madem ki istedin, basma!" Fakat peki diyor, hiçbir tanesini yapmıyor. Başka bu hususta bir arzunuz olur mu?
...
- (Muhabir) Ben merak ettiğim için de gelmiştim.
- ... Efendim bu hususta, röportajdan başka ne isterseniz sizinle görüşebilirim. Fakat görüşebilirim diyeceğim amma, durumum elhamdülillâh şöyle. Bir mevzuâta merak ediyorum. Bakıyorum bir-iki sayfa okuyorum hemen kapatıyorum. Dimağ artık yetmiyor, çalışmıyor. Çünkü çok yüklüyüm. Şimdi çıkmış olan bu kadar kitap var.
...
-- (Muhabir) Allah'ım nazardan korusun.
-Hususi bir arzularınız var mı?
...
- ... Daha doğrusu iki gayemiz var bizim. İman ve vatan. Anlatabildik mi? Çünkü ben vatanın ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bunun sebebi ben Yugoslavya'da doğdum. O bayrak var ya, siz bayrağın şerefini bilmezsiniz, çünkü bu bayrak altında büyüdünüz. Anladınız mı? Bayrağın şerefini bilmezsiniz. Amma yabancı bir bayrak altında büyüseydiniz o zaman bayrağınızın kıymetini bilirdiniz. Ben bunu çok iyi bildiğim için... Ben aslen Seyyid-i Kâinat Sebeb-i Mevcûdat Efendimiz'in aslındanım, Medine-i münevvere'denim. Orada kalabilirdim. Hatta 52'de kalmaya da gittim ve fakat baktım ki oranın halkı Resulullah Efendimiz'e karşı çok lâubali. "Ben lâubâli yaşamaktansa hasretle yaşayayım daha hayırlı." dedim, buraya geldim.
...
Efendim hususi bir arzularınız var mı?
-Fotoğraf ricâ ediyor efendim.
-Sizde kalacaksa çek, kalmayacaksa çekme. Çünkü hayatta şöhretten kaçarım.
...
Sizde kalacaksa çekin, sizde kalmayacaksa çekmeyin. Çünkü dediğim gibi gazeteye koymayın, şöhretten çok kaçıyorum.
Peki yavrum! Oldu yavrum!
(Ercan Sarıkaya ismindeki genç resmi çekti, sonra Ersin Kızılkaya ismindeki arkadaşına verdi, bir de kendisi ile çekilmesini istedi.)
- Bir tane yeter.
- (Muhabir) Yanınızda oturmak istedim.
- Efendim sen dikkat et ahirette yanyana olalım. Dünya hayaldir. Bir Hadis-i şerif var: "Dünyada garip gibi ol, yolcu olduğunu bil, nefsini öldür de ehl-i kubur haliyle yaşa!" buyuruluyor.
Onun için sen ahiret birliğini tercih et. Dünyada ayrılmak kolay, çünkü bugün üstte, yarın attayız.
--(Muhabir) İnşaallah.
...
Hususi bir arzunuz var mı?
--(Muhabir) Sadece bir şeyi merak ettim, gideceğim. Organ bağışı yapmak dinen câiz değil mi?
-Efendim ben şimdi size kısa bir şey söyleyeyim. Bütün yaratıklar bir yana olsa, Hazret-i Allah'ın emri esastır. Mahlûkun hükmü yoktur. Biz Allah'tan korktuğumuz için Âyet-i kerime Hadis-i şerif, Âyet-i kerime Hadis-i şerif, Âyet-i kerime Hadis-i şerif... Hiç lâf konuşmayız biz. Onun için lâf konuşanlara da meydan vermeyiz.
--(Muhabir) Allah râzı olsun.
-Ben Allah'tan korkarım, çünkü ben huzur-u ilâhî'ye çıkacağım, beni hiç kimse kurtaramaz.
--(Muhabir) Müsaadenizle efendim. ...
•
Yukarıda arzettiğimiz görüşme ile gazetedeki haber arasındaki farkı siz kıyas edin. Nitekim gazetenin tekzip yayınlaması için açtığımız mahkeme bu gerçekler sebebiyle lehimize neticelenmiş ve gazete tekzip yayınlamak zorunda kalmıştır.
Sabah Gazetesi'nin Yayını:
İleride arzedeceğimiz üzere bu haber sebebiyle gazete mahkeme kararıyla tekzip yayınlamak zorunda kalmıştır. Zira gazete muhabiriyle yaptığımız görüşme röportaj olmadığı gibi bu görüşmede gazete haberindeki sözlerin hiçbiri konuşulmamıştır.
Şöyle ki:
Daha evvel görüşme istekleri reddedilmesine, röportaj yapmayacağımızı söylememize rağmen 26 Kasım 2004 tarihinde Merkez Haber Ajansı muhabiri iki kişi ikametimize gelerek görüşme talep etti. Misafirliklerine hürmeten kendilerini kabul ettik. Bu görüşme tarafımızdan kaydedilmiş ve tekzip için açılan mahkemelerde yargı mercilerine arzedilmiştir.
(26 Kasım 2004 tarihinde Merkez Haber Ajansı Muhabiri Ercan Sarıkaya ile yapılan görüşmenin kasedinin tarafımızdan deşifre edilmiş metni:
- (Ömer Öngüt) ... artık bizden röportaj geçmiş, yaşım seksen. Sonra bu mevzuatta birçok değişiklikler oluyor, hoşuma gitmiyor, sade hayatı yaşamayı tercih ediyorum. .... Bu gibi işler de üzücü iş oluyor. Bir gün Hürriyet'le görüşüyoruz. "Bu sözler sizde kalsın. Bu resmi madem ki istedin, basma!" Fakat peki diyor, hiçbir tanesini yapmıyor. Başka bu hususta bir arzunuz olur mu?
...
- (Muhabir) Ben merak ettiğim için de gelmiştim.
- ... Efendim bu hususta, röportajdan başka ne isterseniz sizinle görüşebilirim. Fakat görüşebilirim diyeceğim amma, durumum elhamdülillâh şöyle. Bir mevzuâta merak ediyorum. Bakıyorum bir-iki sayfa okuyorum hemen kapatıyorum. Dimağ artık yetmiyor, çalışmıyor. Çünkü çok yüklüyüm. Şimdi çıkmış olan bu kadar kitap var.
...
-- (Muhabir) Allah'ım nazardan korusun.
-Hususi bir arzularınız var mı?
...
- ... Daha doğrusu iki gayemiz var bizim. İman ve vatan. Anlatabildik mi? Çünkü ben vatanın ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bunun sebebi ben Yugoslavya'da doğdum. O bayrak var ya, siz bayrağın şerefini bilmezsiniz, çünkü bu bayrak altında büyüdünüz. Anladınız mı? Bayrağın şerefini bilmezsiniz. Amma yabancı bir bayrak altında büyüseydiniz o zaman bayrağınızın kıymetini bilirdiniz. Ben bunu çok iyi bildiğim için... Ben aslen Seyyid-i Kâinat Sebeb-i Mevcûdat Efendimiz'in aslındanım, Medine-i münevvere'denim. Orada kalabilirdim. Hatta 52'de kalmaya da gittim ve fakat baktım ki oranın halkı Resulullah Efendimiz'e karşı çok lâubali. "Ben lâubâli yaşamaktansa hasretle yaşayayım daha hayırlı." dedim, buraya geldim.
...
Efendim hususi bir arzularınız var mı?
-Fotoğraf ricâ ediyor efendim.
-Sizde kalacaksa çek, kalmayacaksa çekme. Çünkü hayatta şöhretten kaçarım.
...
Sizde kalacaksa çekin, sizde kalmayacaksa çekmeyin. Çünkü dediğim gibi gazeteye koymayın, şöhretten çok kaçıyorum.
Peki yavrum! Oldu yavrum!
(Ercan Sarıkaya ismindeki genç resmi çekti, sonra Ersin Kızılkaya ismindeki arkadaşına verdi, bir de kendisi ile çekilmesini istedi.)
- Bir tane yeter.
- (Muhabir) Yanınızda oturmak istedim.
- Efendim sen dikkat et ahirette yanyana olalım. Dünya hayaldir. Bir Hadis-i şerif var: "Dünyada garip gibi ol, yolcu olduğunu bil, nefsini öldür de ehl-i kubur haliyle yaşa!" buyuruluyor.
Onun için sen ahiret birliğini tercih et. Dünyada ayrılmak kolay, çünkü bugün üstte, yarın attayız.
--(Muhabir) İnşaallah.
...
Hususi bir arzunuz var mı?
--(Muhabir) Sadece bir şeyi merak ettim, gideceğim. Organ bağışı yapmak dinen câiz değil mi?
-Efendim ben şimdi size kısa bir şey söyleyeyim. Bütün yaratıklar bir yana olsa, Hazret-i Allah'ın emri esastır. Mahlûkun hükmü yoktur. Biz Allah'tan korktuğumuz için Âyet-i kerime Hadis-i şerif, Âyet-i kerime Hadis-i şerif, Âyet-i kerime Hadis-i şerif... Hiç lâf konuşmayız biz. Onun için lâf konuşanlara da meydan vermeyiz.
--(Muhabir) Allah râzı olsun.
-Ben Allah'tan korkarım, çünkü ben huzur-u ilâhî'ye çıkacağım, beni hiç kimse kurtaramaz.
--(Muhabir) Müsaadenizle efendim. ...
•
Yukarıda arzettiğimiz görüşme ile gazetedeki haber arasındaki farkı siz kıyas edin. Nitekim gazetenin tekzip yayınlaması için açtığımız mahkeme bu gerçekler sebebiyle lehimize neticelenmiş ve gazete tekzip yayınlamak zorunda kalmıştır.
Medya'da çıkan bu haberlerde dikkat edilirse "Organ Nakli" mevzuunun açıklığa kavuşması gayesi ile haber yapmak gibi bir durumun söz konusu olmadığı, daha ziyade ismimiz üzerinde bir kampanya yapıldığı görülecektir.
Bu kampanyanın tesirinde kalarak hiçbir araştırma yapmadan ve işin hakikatini öğrenmeden yazı yazan daha başka gazete ve yazarları da mahkeme kararlarıyla tekzip yayınlamak zorunda kalmışlardır.
İlgili gazetelerde yayınlanan tekzip metinleri de aşağıdaki gibidir.
Bu kampanyanın tesirinde kalarak hiçbir araştırma yapmadan ve işin hakikatini öğrenmeden yazı yazan daha başka gazete ve yazarları da mahkeme kararlarıyla tekzip yayınlamak zorunda kalmışlardır.
İlgili gazetelerde yayınlanan tekzip metinleri de aşağıdaki gibidir.